Sayı: 28






Editörden...

“Hayat, liriktir evet.Trajik olduğu kadar mutluluk dokusu da taşır. Bazan kopuk kopuk, kesik kesiktir. Bazan bir ırmak gibi akıcıdır. Son, belki bir gölde, bir denizde kaybolmaktır nasibi ırmağın. Ya da bir bataklıkta ve çölde. Ne olursa olsun, değil mi ki, o ırmak dağlardan doğdu, kuşlar gibi şakıyarak kayalardan kayalara düştü, taşların üstünden sıçraya sıçraya ovaya indi. Ovadasakin sakin aktı. Meyve ağaçlarını selamladı ve kucakladı. Yazı ve güneşi, bir rüya gibi yaşadı. Suyunu içtiler ırmağı, insanlar ve hayvanlar, kuşlar, kanatlı kanatsız böcekler. Ve balıklar yaşadı içinde hür olarak tutuluncaya kadar insanlarca.

Ve ırmak da ölümlüdür. Bir gün, onun da hayatı ya kendinin büyüğünde, ya ırmaklar ırmağında, ya daha büyük olanda, denizde ya da zıddında, onu içende ve yutanda son bulacaktır. İnsan ömürlerinin toplum içinde ya da tarih periyortlarında eriyip kayboluşu gibi. (s.15-16)”

Gülbahçesi bu sayıyı Üstad Sezai Karakoç’un vefatından sonra yayınlanan Hâtıralar kitabının 1.cildinin Başlangıç bölümünden iki paragrafla açtı. Üstad’ın 1988-1992 yılları arasında haftalık olarak çıkan ve 133 sayı devam eden Diriliş Dergisi’nde yayınlanan Hâtıralar başlıklı yazıları iki cilt halinde yayınlandı. Dergide yayınlandığı yıllarda okuduğumuz Hâtıralar’dan çok şey öğrenmiştik. Kitabı okuduğumuzda yeni, yepyeni şeyler öğrenmeye devam ediyoruz.

Üstad Sezai Karakoç’un vefatından sonra dergiler özel sayılar yayınladı. Anma toplantıları yapıldı, anma kitapları yayınlandı. Gazete ve dergilerde pek çok yazı yer aldı Üstad’la ilgili. Ancak yeni şeyler söyleyen yazıların sayısı çok azdı. “Yaşarken kendisini yolda görmüştüm.” “Bana bakmıştı.” “Bir kez yolda karşılaşmıştık” gibi mantık örgüsünün dışında, sığ, anlamsız, Üstad üzerinden kendisini adam yerine koydurma çabası içinde idi bu yazıların bir çoğu. Hatta bazı yazılarda Üstad’ın kitaplarının yeniden ele alınıp, bazı kitaplardaki yazıların oradan alınıp başka kitabına konulması, bölümler arasına açıklama yazılması gibi akla ziyan öneriler getiren yazarlar bile oldu. Üstad hakkında asıl yazması gereken bazı kalemler de suskunluğu belki de tembelliği tercih etti.

Sevindirici olan şu ki, Üstad vefatından sonra yazdıklarıyla yaşamaya devam ediyor. Yeni şeyler söylemeye devam ediyor. Gülbahçesi’nin Üstad Sezai Karakoç’a Vefa Özel Sayısı olarak hazırlanan bu sayımız da onu anlama çabamızın bir ürünüdür.

Peygamber Çiçeğinin Aydınlığında Bir Düşünce Adamı Üstad Sezai Karakoç’u bir kez daha rahmet ve Fatihalarla yad ediyorum. Yeni bir sayıda buluşuncaya kadar derinlikli okumalar diliyorum.