Sayı : 19

 



Merhaba,

    “Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna” diyen şairi haklı çıkarırcasına bir miladi yıl daha sırasını sonraki yıla bırakarak tarihin belleğindeki yerini aldı. Geçen zaman pek çok yeniliklere de kapı araladı.

    “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız” dercesine yoğun bir çalışma dönemi geride kalmak üzere.

    Gülbahçesi’nin bu sayısı da dolu bir içerikle okunmayı bekliyor. Editörümüzün geçen sayıda bahsi geçen sempozyum bildirisi ile başlıyor bu sayımız. Yaşadığı yeri tanıyan ve tanıtan bir yazarımızın yeditepeli şehrin göbeğindeki bir türbenin içindekileri bize tanıtma çabasının ürünü bir yazı var hemen sonrasında. Ankara’nın İstanbul’da kaybolmaya yüz tutan asırlık izlerini süreceğiz birlikte. Halini şerh etmeye çalışan bir başka yazarın her telden bir yazısı var sırada. Edebiyatımızın ve düşüncemizin önemli mimarlarından büyük usta Nuri Pakdil “Allah Gönlünü Görsün” duasıyla karşılıyor bizleri. Bartın Üniversitesi’nin değerli hocalarından Can Şen, bir şairi “Zamana Dağılan Sözler”le tanıtıyor bizlere. İstanbul’dan Filistin’e, öyküden şiire, denemeden eleştiriye birçok yazıyı beğeninize arz ediyoruz. Çalışmalardan bazılarının çeşitli yarışmalarda ödüllendirilmiş yazılar olduğunu dikkatinize sunarız.

    Geçen zaman içinde pek çok kitap yayımlandı ardı ardına. Bir kitap hacminde bir çalışma olacağından hepsinden tek tek bahsetmemiz imkansız. Ancak bazılarını anmadan geçmek mümkün değil. Hüseyin Vassaf’ın Vâkıat adlı Keşif Günlüğü, Alim Kahraman’ın Yahya Kemal - Büyük Göçmen Kuş adlı biyografi çalışması, Tahirü’l-Mevlevi’nin İstiklal Mahkemesi Hatıraları özellikle dikkati çekmek istediklerimden bazıları. Nuri Pakdil'in hayatı boyunca kaleme aldığı ve “her yere serptiğim tohumlar” dediği mektupları kitaplaştırılarak üç cilt halinde yayımlandı. Gülbahçesi’nin sahibi Recep Kırıkçı tarafından günümüz diline aktarılan Binbir Gündüz Masalları da on yıl aradan sonra özenli bir baskı ile kitaplıklarımızın raflarındaki yerini aldı. Binbir Gündüz Masalları ile ilgili editörümüzün Yeni Şafak’ta yayımlanan yazısını güncelleyerek aktarıyoruz sizlere.

    Giden yılın beraberinde götürdüğü insanlar da var. Mutasavvıf ve Nakşıbendi Şeyhi Nazım Kıbrısî Lefke’de hayata gözlerini yumdu. Türk sinemasının senaristlerinden Ayşe Şasa İstanbul’da öldü. Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı yazar, şair, çevirmen, akademisyen Talat Sait Halman Ankara’da ders verdiği sırada veda etti bu dünyaya. “Hocalık Sanattır” diyen, hocalığa doyamayan Başbakanlık Başmüşaviri, YÖK Üyesi, Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Osman Öztürk de Hakk’a yürüdü. Son olarak Recep Kırıkçı’nın eşi değerli eğitimci Nuray Kırıkçı Hanımefendi’yi de yolcu ettik ebedi aleme. Ölüm bir başka yolun başlangıcı olan bir yolun sonu. Önden gidenlere rahmet, bu dünyada kalanlara selam olsun.

    Yüzyıllık Yalnızlık’ın da yazarı Kolombiyalı Gabriel Garcia Marquez, Başka Dünyalar’ın aralarında bulunduğu çok sayıda eserin sahibi Güney Afrikalı Nadine Gordimer 2014’te bu dünyaya veda eden Nobel ödüllü yazarlardan.

    Yeryüzüne bolluk bereket getirmek, çirkinlik ve kötülüklerden arındırmak için beyaz bir örtü olarak örtülen kar’ın şiirini Ocak 1953’te kaleme alan büyük şairin mısralarıyla sizi selamlayarak sonlandırıyoruz yazımızı:

“Ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın.”






Yazalar : Selahattin ÖZKÖK, Kâmil BÜYÜKER, Mahmut ÇAVUŞ, Ömer TOLGAY, Feyza Nur ARICI, Can ŞEN, Betül SERTÇELİK, Sofu ŞAHAN, İsmail Hakkı AVCI, Mina Merve DURSUN, Ahmet Fuat UÇKAN, Merve BULKUR, Sümeyye ACAR, Ebra Nur İSKENDEROĞLU, Rumeysa AKICI, Seval YİĞİT, F. Sena Arıcı, Züleyha DİNLEYİCİ, Kübra TOLAK, Hatice EKİNCİ, Zehra UMUT, Emrah BİLGE, Gizem ERCAN, Gül SEZGİ, Habibe ÖZKAN, Meltem Miray DURSUN, Şevval DEMİRÖZ, Sena Gülfem BÜYÜKÇOLAK, Eda Nur UÇAN, Nursima ARICI, Ukba UÇKAN, Selahattin ÖZKÖK